canım kahvem :)
Türkiye'de
yapılan bir araştırmaya göre yıllık kişi başına düşen kahve miktarı 250 gr.dan
1kg.a yükselmiş. Bununda %60 ı Türk kahvesi.
Caddelerde,
alışveriş merkezlerinde sırayla kahveciler var ve artık iş merkezlerinin de
altına açılmakta ve bazılarında bir kahve için onlarca dakika sıra bekliyoruz.
Marketlerde kahve reyonlarına ayrılan alanlarda büyümekte ve kahvenin tamamlayıcı
ürünleri bardak, termos, kupa ,fincan onlara da bakmadan geçemiyoruz. Kahve tüketimimizin
artmasında bunlarında etkin olduğunu düşünüyorum. Bunların yanında Amerikan filmlerinde
gördüğümüz gibi dakikalarca kahve kuyruğunda bekleyip ardından üzerine isimlerimizi yazdırdığımız bardağımızı elimize alıp sokaklarda yürümek ve
ya işe gitmenin Türkiye’de yaşayan bir vatandaş olarak farklılığını mı
göstermek istiyoruz? Bununla birlikte çalışma ve şehir hayatının getirdiği zorluklarla beraber kahvaltı alışkanlığımız sadece kahveye mi dönüşüyor? Bunlarında etkisi olduğunu gözlemeyebiliyorum ama hepimizin içmeye olan sevdamızdan eminim.
Kimimiz çay kimimiz kahve tiryakisi…
Neden
bu kadar kahve içiyoruz. Çok mu dertliyiz yoksa çok mu efkarlıyız. Efkardan
alkol almayalım diye mi kahveye yöneliyoruz yoksa bağımlı mıyız? Bizi bu kadar
çok kahve içmeye yönelten nedir?
Sosyal
medyada en çok paylaştığımız kahvemiz. Buna ben dahil J kitabın yanında kahve, gazetenin yanında
kahve, çalışırken kahve, dinlenirken kahve, ah be zamansız kahve her zaman
yanımdasın en yakın dostumdan da dostsun… Ben seni bırakmadıkça bırakmıyorsun
beni! Hangimiz kara sevda bilemedim…
Kahveyi
biraz araştırdığımda faydası da zararı da okumakla bitmiyor. Öncelikle faydalarına
göz atalım:
-Düşünsel
performansı artırıcı etkiye sahiptir.
-Enerji
sarfiyatını artırdığı için daha fazla kalori yakılmasına yardımcı olur.
-İçerdiği
antioksidanlarla kanser hücrelerinin çoğalmasına engel olur.
-Ağrı
kesici özelliği vardır.
-Bağırsak
yumuşatıcıdır.
-Kolesterolü
düşürür.
-Kahve
girişkenliği arttırır.
-Kahve
sosyalleştirir.( bu da benden olsun J )
Yararlarının
yanında her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi kahve de aynı şekilde. Bağımlılık
özelliği de var tabi bunun sebebi de kahvenin içerdiği kafeinin vücutta ki
kimyasal etkisidir.
Kahve
bağımlılık yapar mı yapmaz mı bilemem ama biz türkler biraz sohbetin, eşle
dostla yapılacak iki kelamın bağımlısıyız.
“kahve
bahane sohbet şahane olsun” deriz.
Bir
de benimde takıldığım bir nokta var ki kahve hakkında değinmeden edemeyeceğim. Kahve
bayatlar mı ya da kahveyi nasıl saklamalıyım. Buzdolabında mı yoksa serin ve
kuru bir yerde mi?
Suda
çözünebilen kahveler için; ışık ve hava geçirmez bir kutuda saklamaktır.
Türk
kahvesini de; uzun süre taze kalması için buzdolabında saklamayın. Satın
aldığınız taze kahveyi cam bir kavanoza dökerek içerisinde kesme şeker ya da
kahve çekirdeği atın. Kavanozun kapağını hava almayacak şekilde sıkıca kapatın
ve bu şekilde muhafaza edin. Öğütülmüş kahve daha çabuk bayatlar.
Bu
kadar içmeyi seven bir ülke olduğumuz için su içmeyi de sevdiğimizi düşünüyorum.
Fakat kahveyi içtikten bir saat sonra su tüketmenizi önereceğim.(
araştırmalarım sonucu öğrendiğim bir bilgi)
Kahve
üzerine tezler yazılabilir hem de sayfalar dolusu… Bu arada kahve ile ilgili
araştırmalar yaparken you tube üzerinde canlı müzik yapan sayfalar buldum
akustik jazz, sakinleştirici, odaklanma etkisini arttırıcı ve motive edici. Okuyucu
ve dinleyici benden tatlı bir öneri.
Sağlıkla
kalın…
Süreyya…
Yorumlar
Yorum Gönder