Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

corona'da ironi

Corona’da ironi 😆 1. Kesinlikle evden çıkma ama mecbursan çıkabilirsin. 2. Maske takmalısın ama çok işe yaramayabilir ama mecbursun… Maskeyi kendin bile imal edebilirsin…Maske satılmıyor.Devlet dağıtıyor...Ama 20 yaş üstü 65 yaş altı olman gerekli bu maskelere sahip olmak için. Sahip olabildim mi? Şimdilik HAYIR !!! 3. Bütün dükkanlar kapalı ama açık…ironik bir durum… 4. Hastaneye gitme ama gidebilirsin de çok hastaysan corona olmadan geri gelmelisin . 5. Virüsten korkma elini yıka birbirinden uzak dur …ama ölümcül bir virüs bu ya bulaşırsa… O yüzden nefes alma.. 6. Eldivenler sizi korumaz ama yine de işe yarabilir. Eldivensiz asla… 7. Marketlerde ürün kıtlığı yok ama stok yapmalıyız. 8. Virüsten 65 yaş üstü etkileniyor ama her yaş grubundam ölen var... 9. Hayvanlar etkilenmiyor ve hayvanlardan bulaşmadığı söyleniyor ama kanıtı yok... 10. hastalığın bir çok belirtisi var her an her yerden kapabilirsin. Ya belirti olmadan coronadan ölürsen. Ya d

Zorunlu izolasyon ve teknoloji

Zorunlu izolasyon ve teknoloji… Günlerdir evlerimizdeyiz covid-19 sürecinde n eler yapıyoruz? Herkes kendince zevk aldığı şeyleri diyelim… Örgü, okuma, yemek, değişik tarifler, temizlik, dolap içi düzleme ve teknolojiden ne kadar faydalanabiliyorsak. Çocuklar bir ayı geçkin süredir evlerde sadece yemek yiyorlar ve teknoloji ile iç içe yaşıyorlar… Evlerimizde yoğun bir wi-fi ağı mevcut ve bunun bize etkileri, baş ağrısı, halsizlik ve sürekli hareket halinde olmadığımız için fazlaca bir hareket etmeme isteği…En azından baş ağrısı çekmemek için akşam yatarken tüm elektrikli aletlerin fişini çekebiliriz J Genel olarak denilen; çocuklarınızla aktivite yapın, kitap okuyun, eğlenceli şeyler izleyin… Bunların hepsini yaptık, bitti. Sürecin ne zaman biteceği de belli değil… Nisan sonu, mayıs sonu, haziran başı… En mantıklı zaman sanırım Ramazan Bayramı sonu haziran başı…“sabır” diyoruz. Site içerisinde oturanlar çocuklarını bahçede oynattı. O da artık yasak. Sosyal mesafey

Yokluk ve yoksunluk…

Resim
Mart ayının 2.haftasından itibaren tek gündem maddemiz Covid-19 sürekli bir sokağa çıkma yasağı beklentisi içinde çılgınca stoklar yaptık. Beklenen sokağa çıkma yasağı kademeli olarak önce 65 yaş üstüne ardından 20 yaş altına geldi.Bu arada şehirler arası seyahatler engelledi. vs. Sonra olarak da hafta sonları için kısmi sokağa çıkma yasağı geldi . Marketler kapatıldıktan sonra haber verilmesine rağmen açlıktan ölecekmiş gibi mahalle arası marketleri açtırdık, çılgınca akın ettik fırınlara, tekel büfelerine talan ettik, kavga ettik… Amaç hayatta kalmak… Mümkün olduğunca sürekli evdeyiz zaten, açlıktan değil can sıkıntısından yiyoruz. Diyet yapalım dediğimiz anda ilk önce ekmeği çıkartmaya çalışıyoruz hayatımızdan. Bu şekilde davranışımızın sebebi;  fazla varlık içinde olup,  yokluk veya   yoksunluk hissinden fazlaca korkmak mı ? Aşağıda gördüğünüz fotoğraf Afrika’da yanan bir ev.. Ne görüyorsunuz bu fotoğrafta? Ben bir şey göremiyorum. Açlıktan, sefaletten ve

tek gündem corona

Corona günlerinden kaçıncısındayız bilmiyorum… Birçok şey gördük bu süreçte… Kapatılan okullar, işyerleri, toplu olarak kullandığımız cafe-restaurantlar vs.  Herkes evine kapandı. Kapanabilenler.Tek gündem covid19… Aile içi durumlarımız nasıl? Günde 1-2 saat görüp iletişime geçmeye tahammül edemediğimiz aile bireyleri ile sürekli beraberiz. İletişimimizi nasıl yönetiyoruz acaba? Birbirimizi anlamak için özel bir çaba gösteriyor muyuz yoksa tartışma nedenlerimiz daha mı arttı? Birbirimizi daha mı iyi tanıdık, yoksa iyice mi uzaklaştık yakın fiziki mesafeye rağmen yoğun ruhsal uzaklıklar mı yaşıyoruz aile bireyleri arasında. Aynı evin içinde ama fazlaca ayrı kişilikler olarak. Kalabalık içinde yalnızlaşmayı mı öğrendik evde. Sosyalleşemiyoruz da telefondan başka... Her birimizin elinde birer teknolojik alet, ya paralı kanallardan reklamsız film-dizi izliyoruz ya da kendimize özel hoşumuza ne giderse…Boş bir ekrana kurgulanmış şeylere bakıp onların yerinde olmayı

duygu durum

Süreç… Yeteri kadar korktuk mu? Yeterince insani bağlarımız kopup bireyselleştik mi evlerimiz de? Her gün gelen ölüm sayılarına yeteri kadar canımız sıkıldı mı? Kendi başımıza matematiksel hesaplar yaptık mı? Peki yeteri kadar kilo aldık mı? Abartılı bir şekilde yedik mi? Sağlıksız beslenip, sıfır hareketle yaşamayı öğrendik mi? En uzun yürüyüş alanımız banyo ile balkon arası oldu mu? Bağışıklık sistemini güçlendirecek gıdalar tüketmek yerine, saldırdık mı unlu mamüllere, cipslere, soslu çerezlere yanında light cola ile beraber… Dışarı çıkana işine gitse bile yanlış bir şey yapıyormuş gibi kötü kötü baktık mı? Ama evde oturup internetten giymeyeceğimiz kıyafeti alıp, kargocuya taşıtmanın ve onun hayatının bizim için önemsiz olduğunu karşımızdaki kuryeye bunu hissettirebildik mi? Biz TV başında oturup ölmekten korkarken her yıl Afrika’ da 5 yaş altı ortalama ikiyüzbin çocuğun gıdasızlıktan öldüğünü hatırladık mı? Tabi ki aklımıza bile gelmedi… Biz çıl

virüs gündemi

Virüsten sonra eskisi gibi olabilir miyiz? Eskisi gibi derken; Sevebilecek miyiz arabalarımızı, İlla marka olmazsa giymem diyebilecek miyiz? Parasal getirisi olan günlere sevgi ve değer yükleyip onlardan sevgi gösterisi beklentisi içine mi gireceğiz hala… Yoksa sevgiyi hissetmenin yolunun sıcak bir bakış içten bir tebessüm ve ya karşındakini dinleyip onu anlamaya çalışmak olduğunu fark edebilecek miyiz? İçinde yaşadığımız dünyayı çılgınca kirletmeye, her gördüğümüz yere tükürmeye devam mı edeceğiz… Ya üretmeden tüketmeye mahkumlar o şekilde yaşamaya devam mı edecek… Sıkıca sarılabilecek miyiz sevdiklerimize… Hayatta kalmanın öneminin her şeyden önemli olduğunu anladığımız bu dönemde… İnsan kalabilmenin, birbirimize ve doğaya saygının önemini, dedikodu gibi boş sözlerin gereksiz olduğunu öğrenebilecek miyiz… İnsan olabilmenin, gelişimin, okumanın ve paylaşmanın öneminin arttığı, bireyselleşmenin azaldığı günleri görmek dileği ile… Süreyya…