Yokluk ve yoksunluk…



Mart ayının 2.haftasından itibaren tek gündem maddemiz Covid-19 sürekli bir sokağa çıkma yasağı beklentisi içinde çılgınca stoklar yaptık.

Beklenen sokağa çıkma yasağı kademeli olarak önce 65 yaş üstüne ardından 20 yaş altına geldi.Bu arada şehirler arası seyahatler engelledi. vs.

Sonra olarak da hafta sonları için kısmi sokağa çıkma yasağı geldi.

Marketler kapatıldıktan sonra haber verilmesine rağmen açlıktan ölecekmiş gibi mahalle arası marketleri açtırdık, çılgınca akın ettik fırınlara, tekel büfelerine talan ettik, kavga ettik… Amaç hayatta kalmak… Mümkün olduğunca sürekli evdeyiz zaten, açlıktan değil can sıkıntısından yiyoruz. Diyet yapalım dediğimiz anda ilk önce ekmeği çıkartmaya çalışıyoruz hayatımızdan. Bu şekilde davranışımızın sebebi; fazla varlık içinde olup,  yokluk veya   yoksunluk hissinden fazlaca korkmak mı ? Aşağıda gördüğünüz fotoğraf Afrika’da yanan bir ev..



Ne görüyorsunuz bu fotoğrafta? Ben bir şey göremiyorum. Açlıktan, sefaletten ve yokluktan başka… Bizim 2 gün bile dayanamadığımız, ömür boyu böyle bir yokluğu çekmenin hayalini bile kuramadığımız bir durum… Bu fotoğrafa bakınca; bizim gibi bolluk içinde yaşayanların ne kadar çok tükettiği, ne kadar çok eşyaya sahip olduğu ve ne kadar gereksiz maddelere anlam yüklediği geliyor aklıma… Kullanmayacağımız eşyalar için deli gibi çalışıp onlara bedel ödemek ve bu bedeli öderken canımızdan, emeğimizden yaşamımızdan ne kadar çok feda ettiğimizi görüyorum…

“Doğduğun coğrafya kaderindir” diye bir söylem var… Biz Covid-19’dan korkarken oradaki insanlar zaten her an ölümle iç içe…
Bu bilince sahip olmak dileği ile, sağlıkla kalın…
Süreyya…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kademeli Normalleşme!!!

nasıl ders çalışmalıyım?

Pandemi ve öz bakım